Yazılar

Midyatlı Albert Sevinç HADODO’nun anısına

Albert Sevinç Hadodo 20.10.1960 Midyat- 16.7.2020 Düsseldorf

Her ölüm erkendir! Fakat Sevgili ve Değerli Süryani Kardeşim Albert’in ölümü gerçekten erken oldu.  60 yaşında, hayata doyamadan, yarattığı eserlerin mutluluğunu yaşayamadan erkenden aramızdan ayrıldı. Gözleri arkada kaldı! Bir vardı, bir yok oldu! Ruhu şad, mekânı cennet, devri daim olsun! Kızlarının, eşinin, annesinin, ablasının ve sevenlerinin başı sağ olsun!

Albert Sevinç Hadodo, 2017

Albert benim kardeşimdi, dostumdu, dert ortağımdı, sırdaşımdı. Onun varlığı bana güç veriyordu. Albert Sevinç Hadodo ile Seninle Güler Yüreğim adlı belgesel romanımın, 14 Şubat 2001’de Köln Ermeni Cemaati’nde yapılan okuma akşamının hazırlıkları sırasında tanıştım. Babası Süryani, annesi Ermeni idi. 1960 yılında İstanbul’da doğmuştu. Çocukluğu Midyat’ta geçmişti.

Albert Sevinç Hadodo Almanya’da Bochum şehrinde 23 Kasım 2013 yapılan “Kemal Yalçın Yazarlıkta 40 Yıl Kutlama Şöleni”nde aramızdaydı.

İlkokulu İstanbul’da bitirmişti. Taksim Atatürk Erkek Lisesi ikinci sınıfta arkadaşları onu sınıf başkanı seçmişlerdi. Fakat askerlik dersi öğretmeni bir Albay “Sınıf başkanı olacak Türk yok mu bu sınıfta?” diyerek Albert’i sınıf başkanlığından uzaklaştırmıştı. Bu olay Albert’in sabrını taşıran son damla oldu. Kendi kendine “Albert, bu memlekette sana hayat yok artık!” dedi. Liseyi 1978’de bitirdi. 28 Haziran 1978 tarihinde, 17 yaşında kendi başına Almanya’ya geldi. Hagen Üniversitesi Mimarlık Bölümü’nü 1988 tarihinde bitirdi.

Bir avuç Midyat toprağı

Türkiye’ye 30 yıl gidemedi. Turabdin’i, Midyat’ı çok seviyordu. 2006 yılında bana aynen şunları söylemişti:

“Çocukluğumun geçtiği Midyat’ı çok özlüyorum. Bağımız, bahçemiz vardı. Bağımızın kenarında incir ağaçları vardı. Dallarına çıkar hem incir yer, hem de oynardık. Benim en büyük zevkim dalından taze incir yemektir. Midyat’ın havasını, sıcağını, meyvelerini, insanlarını ama en çok da incirlerini özledim. Tatillerde özellikle Midyat’a benzeyen ülkelere gidiyoruz. Şehirlerdeki lüks otellerde rahat edemiyorum. Midyat’a benzeyen köylerde kalmak beni daha çok dinlendiriyor. 2001 yılında ailecek İtalya’ya gittik. Küçük bir köyde kalıyor, denize giderken Midyat incirlerine benzeyen incirleri yiyor, içimdeki Midyat özlemini gideriyordum.”

Albert, ablası Nadya ile birlikte,Midyat, 1968

Hem kürt, hem hacı, hem de yedi göbek Ermeni olan Adıyamanlı Kürt Hacı Mehmet Demirciyan ile hanımı Kadriye Bakırcıyan Albert’in incir özlemini bildikleri için Midyat incirinin fidanını getirip Albert’in evinin bahçesine dikmişlerdi. İnci ağacı büyüdü meyve verdi. İncirler Albert’e güç verdi.

Albert, ablası Nadya ile Midyat’ta (Nadya Hadodo’dan alınmıştır.)

2009 yılı Nisan ayında  Süryanileri araştırmak için Midyat’a gidecektim. “Midyat’tan sana ne getireyim?” dedim. “Bana bir avuç toprak ve bir taş parçası getir!” dedi. 1915 Süryani Direniş Merkezlerinden biri olan Aynwardo köyünden bir avuç toprak ve bir taş parçası getirdim, eline verdim. Toprağı kokladı, taşı okşadı, masasına koydu. Albert çok duygusal bir insandı, yüzü pek gülmezdi, ağladığını kimseye göstermezdi! Albert hasretini ve göz yaşlarını içine akıtırdı!

Nereden geliyor bu çalışma heyecanı?

Albert Sevinç Hadodo çok çalıştı. Hayatını tek başına sıfırdan yarattı. Düsseldorf’un en başarılı mimarlarından, iş adamlarından biri oldu. Bir akşam beni evine davet etmişti. Lâf lâfı açtı. “Albert Kardeşim, sendeki bu enerji, bu çalışma heyecanı nereden geliyor?” diye sordum. “Gel sana bir şey göstereyim!” diyerek çalışma masasının yanında asılı duran resmi gösterdi:

Albert ve Nadya babaları İsa Hadodo ile İstanbul’da. (Nadya Hadodo’dan alınmıştır.)

“Bak Kemal, bu benim soyağacım. Bunu Halep’te yaşayan rahmetli amcam 1990’larda yaptı. Ben Midyatlıyım. Atalarım köklü bir Süryani soyundan geliyor. Gördüğün gibi bu ağacın birçok dalı kırık. Ana baba tarafımdan dedelerim, dayılarım 1915 felaketi sırasında katledilmişler. Babamın ailesi çok zayiat vermiş. Ninemin babasını bir kilisenin kulesinde öldürmüşler! Hiçbirinin bir mezarı bile yok! Bu ağaç çok daha büyük, çok daha çiçekli olabilirdi. Büyük felaketten kurtulabilen bir ana babanın çocuğuyum. Onların ve kendimin hayatını sürdürme sorumluluğum var. Ailemiz darmadağınık olmuş. Kimi Türkiye’de, kimi Amerika’da, kimi İsviçre’de, kimi Almanya’da yaşıyor. Birbirimizi çok az görebiliyoruz. Annem Ermeni, rahmetli babam Süryani idi. Anne tarafım da dünyaya dağılıp gitmiş. Mimar olduktan sonra Amerika’ya gittim. Teyzem Vartuhi ve çocuklarını orada buldum.” sözleriyle sürdürdü konuşmasını.

Albert’in hayat hikâyesini Anadolu’nun Evlatları, Kardeşlerim Var Uzaklarada, Süryaniler ve Seyfo adlı kitaplarımda yayınladım. Albert benim Süryanileri tanımama çok yardımcı oldu.

Albert Sevinç Hadodo, Almanya’daki mimarlık eğitimi yıllarında Türkiye’deki camiye çevrilen kilise, manastırları araştırmaya başlamıştı. Bu konuda özel merakı vardı. Hasankeyf’i çok seviyor, Ilusu Barajı’nın suları altında kalacağı için çok üzülüyordu. Hayatının son günlerinde Hasakeyf’in sular altında kaldığını da çok üzülerek görmüştü.

Albert Sevinç Vakfı

Albert çok büyük bir servet yaratmıştı. Vefalı, dürüst, yardımsever bir insandı. Vergilerini kuruşu kuruşuna öderdi. “Almanya bana hayat verdi!” derdi. 2008 yılında vakıf kurmak için hazırlıklara başladı. 2016 yılında Düsseldorf’ta Albert Sevinç Vakfı’nı kurdu. Vakfın resmi açılışı 20 Mayıs 2017 tarihinde, Düsseldorf’ta, Maxhaus’ta özel bir törenle yapıldı.

Bu törene ben de davetli olarak katılmıştım. Çok kaliteli bir törendi. Bu resmi açılıştan ve açılış sırasında sunulan projelerden çok etkilendim. Vakfın kuruluşu, amaçları, çalışmaları, işleyişi hakkında bilgi almak için Albert Sevinç’ten bana zaman ayırmasını rica ettim. “Memnuniyetle Kemal, 12 Ekim 2017 Perşembe günü, saat 16.00’da büromda buluşalım,” dedi.

Hrant Dink’in katlini protesto mitinginde, Köln, 2007, (Foto: Kemal Yalçın)

Albert Kardeşimle saatlerce konuştuk. Aklıma gelen her şeyi sordum ve cevabını aldım. Bu konuşmayı ve Albert ile geçen 20 yılı kaleme aldım. Albert hastalığı sırasında yazıyı okudu, düzeltti ve yayın izni verdi. Bu uzun yazı Tek Kanatlı Kartal adlı kitabımın On Birinci  Bölümüdür. Albert Sevinç Hadodo ne yazık ki bu kitabın yayınını göremedi. Vefatından sonra bu kitabı ona ithaf ettim.

Albert Sevinç Vakfı’nın amaçları

Albert Sevinç Hadodo, kurduğu vakfın amaçlarını şöyle açıklamıştı:

 “Vakfın dört temel amacı var. Bunları biraz açayım. Benim etnik kökenim dolayısıyla, Ortadoğu’da yaşayan ve varlıkları tehdit altında olan Süryanilere; Ermenistan’da temel ihtiyaçlarını bile karşılayamayan Ermenilere yardım etmek, vakıf için özel bir anlam taşıyor. Bununla beraber, varlıkları tehdit altındaki diğer etnik ve dinî toplulukların ve yaşadığım ülkenin insanlarının yaşam koşullarını iyileştirmek için de sorumluluk hissediyorum. Projelerimizden örnekler de vermek isterim.

Albert Sevinç Hadodo eşi ve çocuklarıyla birlikte.

Süryanilerin sosyal, kültürel yönden gelişmesi için insanî yardımlar yapmak tabii ki önceliklerimden biri. 2017 yılında Suriye ve Irak’taki Süryanilere yardım için anaokulu ve ilkokul açma, ihtiyarlara yardım etme ve gençleri evlendirme projeleri yaptık ve bunları hayata geçirdik.

Ermenistan’da çok sayıda kişi yoksulluk sınırının altında yaşıyor. Bunların sağlık, eğitim, barınma gibi çok yönlü ihtiyaçları var. Onların insan onuruna yaraşır bir şekilde yaşamasını sağlamak amacıyla farklı projelere destek veriyoruz. 1988 yılında yıkıcı bir deprem geçiren ve sosyoekonomik açıdan bir çöküş yaşayan Gümrü’de 4000 metrekare büyüklüğünde bir arsa aldık. Bu arsada üç binadan oluşan 40 kişilik bir huzurevi inşa edeceğiz. Huzurevine annemin babasının anısına Vortik Gülbenkyan adını veriyoruz.”

Vortik Gülbenkyan Huzurevi’nin açılışında Albert annesi Mary, ablası Nadya ile 18.8.2018, Gümrü, (Foto: Kemal Yalçın)

Albert Sevinç Vakfı, Ezidilere, İslamcı terör örgütleri tarafından kaçırılmış Ezidi kadınlarının kurtarılması ve tedavi görmeleri için çok yardımcı oldu. Albert Sevinç Hadodo, Almanya’da, 2018 Şemun Hanne Haydo Üstün Hizmet Ödülü ile ödüllendirildi.

Vortik Gülbenkyan Huzurevi’nin açılışı

Albert Sevinç Hadodo huzurevinin açılışını aylar önceden en ince ayrıntısına kadar planlamış, davetliler listesini yapmış, davetiyeleri, tanıtım afişlerini, Vortik Gülbenkyan Soyağacı’nı grafiklere hazırlatmıştı. Hiçbir masraftan çekinmeden, her işin en kaliteli olmasına çalışmıştı. Türkiye’den, Almanya’dan, Avrupa’dan, Ermenistan’dan akrabalarını, dostlarını, televizyoncuları, gazetecileri, Yerevan’dan, Karabağdan milletvekillerini, Gümrü şehrinin yöneticilerini, din adamlarını, Vanadzor’dan Sepouh Sırpazan’ı davet etmişti.

Ben de davetini memnuniyetle kabul etmiştim. Düsseldorf Havaalanı’ndan sekiz davetli arkadaşla birlikte 17 Ağustos 2018 günü Yerevan’a doğru havalandık. Almanya Ezidi Genel Konsey Başkanı Dr. İrfan Ortaç ve Süryani Gazeteci, Suroyo TV Kurucu Üyesi, Avrupa Süryani Birliği Yönetim Kurulu Üyesi Yawsef Beth Turo ile yan yana oturuyordum.

Kayseri – Talas doğumlu Vartik Gülbenkyan.

18 Ağustos 2018 günü Huzurevi’nin geniş avlusuna 250 davetli ve huzurevinde kalan ve çalışan 50 kadar insan için yemek masaları hazırlanmıştı. Üç basamaklı amfi tiyatro önünde kültür ve müzik gösterileri için hazırlık yapılmıştı. Açılışı Sepouh Sırpazan yaptı. Önce Ermenice, sonra Türkçe konuştu. Albert Sevinç Hadodo’nun meydana getirdiği eserin önemini vurguladı. Duasını yaptı.

Gümrü’deki Vortik Gülbenkyan Huzurevi’nin açılışında Albert Sevinç Hadodo konuşurken. (Foto: Kemal Yalçın)

Sonra Albert Sevinç söz aldı. Hedefine ulaşmıştı. Mutluydu, huzurluydu! Dostlarının, akrabalarının arasındaydı. Aragats Dağı saygıyla, sevgiyle ona bakıyordu! Huzurevi’nde yer bulabilmiş yaşlıların gözleri ışıl ışıldı! Hepsi de kalpleriyle Albert’i kucaklamışlardı. Mutluluğa gökyüzü de katıldı! Yağmur bulutları huzurevini görmeye geldiler! Şiddetli bir sağanak yağmurla bizlere “Hoş geldiniz!” dediler.

Albert Sevinç Vortik Gülbenkyan Huzurevi Korosunu yönetirken, 18.8.2018, (Foto Kemal Yalçın)

Yemekleri masalarda bırakarak huzurevinin salonuna toplandık. Programa burada devam ettik. Albert Sevinç Hadodo masanın üstüne çıkarak Almanca, anlamlı güzel bir konuşma yaptı. Sonra Huzurevi Yaşlılar Korosu’nun müzik programı başladı. Albert Sevinç masanın üstüne çıkarak koroyu yönetti.

Çok mutluydu! Başı göklere değiyor, yüreği huzurevinde sıcak bir yuva bulabilmiş yaşlı insanların yüreğinde atıyordu! “Vortik Gülbenkyan’ın soyundan hayatta olanlar bugün dünyanın farklı yerlerine dağılmış olarak yaşıyor. Vortik Gülbenkyan’ın Soyağacını yaptım. Buyurun, isteyenler alabilir!” dedi. Herkes birer tane çerçeveli Vortik Gülbenkyan Soyağacı aldı.

Vortik Gülbenkyan Huzurevi’nin açılışında Rakel Dink aramızdaydı. Gümrü, 18.8.2018

Vortik Gülbenkyan Huzurevi’nin açılışı Albert Sevinç Hadodo’nun dostlarıyla, akrabalarıyla, ailesiyle birlikte olduğu son buluşma oldu. Albert’in en yakın dostları oradaydı. Prof. Dr. Mihran Dabağ, Rakel Dink, Yawsef Beth Turo, Dr. İrfan Ortaç oradaydı. Prof. Dr. Mihran Dabağ çok anlamlı, çok duygusal bir konuşma yaptı. Annesi Mary, Ablası Nadya,  Albert’in yanındaydı.

Albert Sevinç Hadodo’nun en yakın dostu Prof.Dr. Mihran Dabağ, Huzurevi’in açılışında çok duygusal bir konuşma yapmıştı. (Foto: Kemal Yalçın)

Albert Sevinç Hadodo’nun kahkahalarla güldüğünü, yaptığı şakalarla herkesi güldürdüğünü ilk kez Gümrü’de, Yerevan’da gördüm. Gümrü’yü, Yerevan’ı bizzat kendisi gezdirdi. Ermenistan tarihini anlattı. Çok iyi bir gezi rehberliği yaptı. Bu açılışı kaleme almak amacıyla Ermenistan’a gitmiştim. Bütün konuşmaları kaydettim. Fotoğraflarını çektim. Yawsef Beth Turo ve televizyon ekibi de filmleri çekti.

Herman Hintiryan ve Sırpazanlarla birlikte Huzurevini ziyaret, Gümrü, 14.10.2018

Vortik Gülbenkyan Huzurevi’nin açılışından bir müddet sonra Albert hastalandı, yakalandığı amansız hastalıktan kurtulamadı. 16 Temmuz 2020 günü sonsuzluğa doğru uçup gitti! Albert Sevinç Hadodo ilgili tüm yazılarımı, çektiğim fotoğrafları, kaydettiğim tüm konuşmaları Duisburg-Essen Üniversitesi Kemal Yalçın Arşivi’ne teslim ettim.

Sevgili Albert Kardeşim bundan sonra Anadolu’nun Evlatları, Kardeşlerim Var Uzaklarda, Uluslararası Kemal Yalçın Sempozyumu ve Tek Kanatlı Kartal adlı kitaplarımda yaşamaya devam edecektir.

Son arzu

Albert Sevinç Hadodo uzun uğraşlardan sonra tekrar Türkiye Cumhuriyeti Vatandaşı hakkını kazandı.  2010 yılından sonra Türkiye’ye, Turabdin’e, Midyat’a gidip geldi, Hadodo Ailesi’nden kalan evleri, toprakları gördü. Hasret giderdi.

21 Mayıs 2008 tarihinde yaptığım ve Anadolu’nun Evlatları -Yüz Yılın Tanıkları adlı kitabımda yayınladığım aşağıdaki sözler onun vasiyeti ve son arzularıdır:

“Ben barıştan, dostluktan, kardeşlikten yanayım. Barış ve kardeşlik karşılıklı saygı, karşılıklı güvenden geçer. Ben Türk dostlarımı anlamaya çalışıyorum. Türkler de beni Midyatlı bir Süryani olarak görebilmeli ve kendilerini Süryanilerin yerine koyabilmeli.

Annem Ermeni, babam Süryani idi. Annem Mary idi, bir Müslümanla evlendi Semra oldu.

Üvey kardeşlerim Türk ve Müslüman oldular.

Benim adım Albert, soyadım Sevinç. Adım Süryani, soyadım Türk!

Bu kadar çelişki, bu kadar çarpıklık dünyanın başka neresinde var?

Türk soyadı ile tanındığım için Almanya’daki ticari hayatımda çeşitli zorluklara karşılaştım. Soyadımı değiştirebilirdim. Değiştirmedim. Ben bu ad ve soyadla şekillendim. İstiyorum ki kendi adımla barışık olabileyim.  Artık huzur içinde yaşamak; çocuklarıma, aileme mutlu ve güvenli bir gelecek sunabilmek istiyorum. Benim başıma gelenler kimsenin, düşmanlarımın bile başına gelmesin!”

ELVEDA…… (Foto: Kemal Yalçın)

Sevgili Albert Kardeşim senin arzularını, dileklerini, ideallerini gerçekleştirmek görevim olsun!

Bilmeyenler ne bilsin seni, bilenlere selam olsun!

Ruhun şad, mekânın cennet, devrin daim olsun!

Bochum, 20 Temmuz 2020                                Kemal Yalçın