EdebiyatGenel Yazılar

YOL BİR, SÜREK BİNBİR-BARIŞ SENFONİSİ

 Almanya Alevi Birlikleri Federasyonu-AABF 30. Kuruluş yılını, Köln Lanxess Arena’da, 28.9.2019 günü halkların, dillerin, inançların, kültürlerin muhteşem bir ‘Sanatsal Barış Şöleni’ ile “YOL Bir Sürek Binbir – Barış Senfonisi” şiarı altında kutladı. YOL bir nehir, sürek ise onu besleyen pınarlardır!  Barış senfonisi ise farklılıkların birliğidir! Genel Sanat Yönetmenliğini, metin yazarlığını ve senaristliğini Necati Şahin’in yaptığı büyük müzikal proje Köln’ün en büyük salonlarından olan Lanxess Arena’da gerçekleştirildi.

Necati Şahin bu büyük projenin, direnmenin estetiğinin, farklılıkların senfonisinin oluşumunu, felsefesini, ilkelerini şöyle açıkladı: “Avrupa’daki Alevi Hareketi, Türkiye’den gelen Alevilerin oluşturduğu bir harekettir. 1960’larda Sivas, Erzincan, Tokat, Elazığ, Malatya, Çorum  gibi bölgelerden gelen insanlar. Şöyle bir algı var: Sanki  Alevilik bu bölge etrafında dönüyor. Halbuki öyle değil. Mezopotamya, Karadeniz, Akdeniz, Toroslar, Balkanlar var. Kakailer, Ehli Hakklar var. Demek ki sürek binbir.

Bu projede süreklerin olduğunu sanatla göstermek istiyoruz. Kermanşah’tan Yarasenlar, Irak’ta Kakailer, Balkanlar’dan Bedreddinler gelecek, Toroslar’dan Tahtacılar gelecek. Çepniler gelecek. Bütün dünyanın Alevi renkleri gelecek. AABF bir göç örgütü. Dolayısıyla göçle birlikte farklı kültürlerle tanıştık. Şöyle bir Alevi sözü var: ‘Göçümüzü bir katır taşır, kültürümüzü 40 katır taşıyamaz.’ İşte Alevilik o insanların sırtına alıp getirdiği o bağlamada gizli. O kültür, göç yollarında ellerindeki tahta bavullarda, sırlarındaki çuvallarda geldi Avrupa’ya. Burada yaşayan güzel sanatlarla musahip oluyorlar. Bir de bakıyorsunuz “Haydar Haydar” senfoni ile ortaya çıkıyor. Bu projede onlara da yer vereceğiz. Çok dilli olacak. Aleviler kadına, çevreye nasıl bakıyor onu anlatacağız.”

Yol Bir Sürek Binbir – Barış Senfonisinde, 800’ü aşkın devasa bir sanatçı topluluğu sahne aldı. Betin Güneş yönetimindeki Köln Senfoni Orkestrası ve Korosu, Beethoven ile Ali Ekber Çiçek’ten eserleri buluşturdu. Almanya ve Türkiye’den tanınmış siyasetçiler, kültür insanları oradaydı. Necati Şahin “ Bu projedeki en büyük başarım, Kemal Dinç gibi bir yeteneği tereddüt etmeden Projenin Müzik Direktörlüğüne ve Şefliğine getirmem oldu” diyordu.

Projeyi izleyence Necati Şahin’in bu vizyonunda ne kadar haklı olduğunu bizzat gördüm, yaşadım. Bu büyük senfoninin başarısı, Kemal Dinç’in de bu büyük orkestrayı yöneten şef olmasıdır… Almanya’da Müzik eğitimi alan Birçok Akademide Doğu Müzikleri Doçenti olan Kemal Hoca Avrupa’daki gençlerimiz için bir şanstır.

Necati Şahin, Projenin Dans yönetmenliğini yine Yol arkadaşı Mesut Gülşen’e emanet etmişti. Sahnede bu emanetin nasıl emin bir elde olduğuna da tanık olduk. Sahne amirliğini de Arkadaş Tiyatrosundaki dostları yapıyordu… Müthiş bir kadro kurarak yola çıktığı belliydi. 18 bin kişilik Köln Arena heyecanlı, umutlu, yaratıcı, aklı hür, vicdanı hür, irfanı hür 72 milletten insanlarla dolup taşmıştı. Ben yedinci katın en üst sırasında oturuyordum. İnsanların kalp atışları inletiyordu salonu, bazen yürekler sığmıyordu koskoca Arena’ya!

Necati Şahin, Köln Arkadaş Tiyatrosu’nun sanat yönetmeniydi. “Yunus Diye Göründüm!” adlı oyunuyla Yunus Emre’yi ilk kez Almanya’da sahnede anlattı. Sonra “Anadolu’nun bağrında müzikal bir gezinti” adlı Konçertonun Köln Philharmoni’de Arif Sağ-Erdal Erzincan-Erol Parmak’ın bağlamları solistliğinde gerçekleşmesini sağladı.  Sonra 2000 yılında “Bin Yılın Türküsü” adlı büyük müzikal, sanat projesini Köln Arena’da gerçekleştirdi. “Bin Yılın Türküsü” Şahin’in büyük projelerinden ilki idi. 1346 bağlama, 800’e yakın semah dönen canlarla,  orkestralar, kilise koroları, aralarında Afrikalıların da bulunduğu toplam 2500 insan ile sahnede ozan dili ile Aleviliği anlatmışlardı.

Aynı Pojeyi 2002 yılında İstanbul’da Türkiye Alevi Bileşenleri adına Abdi İpekçi Salonu’nda, Dönemin başbakanı Bülent Ecevit’in de katılımı ile gerçekleştirdi. 2004 yılında metin yazarlığını Yaşar Seyman’ın yaptığı “Kadının Türküsü” projesini senaryolaştırdı ve Genel Sanat Yönetmenliği ile Oberhausen Arena’da birçok ülkeden gelen bin kadın ile 25 dilde  hayata geçirdi.

Necati Şahin, 2006’da mazlum halkların ağıtlarını, acılarını Alevilerin acıları ile oraklaştırarak yine 20 dilde  “Ağıttan Umuda” adlı büyük sanat projesini de yine Köln Arena’da gerçekleştirdi. Bu üç büyük Projede Almanya Alevi Birlikleri Federasyon’u adına yapılmıştı. Ardından 2008 yılında Fransa Alevi Birlikleri’nin adına  “Aşk Ola!” projesi ile Anadolu Hümanizmasını Fransa Rönenası ile ilişkilendirerek Strasburg Arena’da sergiledi.

Necati Şahin hiçbir zaman kendini tekrarlamadı, her seferinde kendini yeniledi. “Yol bir Sürek Binbir-Barış Senfonisi” Necati Şahin’in en büyük, en renkli, en felsefik, en muhteşem projesi oldu. Necati Şahin’i candan kutluyorum.

“Yol bir Sürek Binbir-Barış Senfonisi”ni gerçekleştiren AABF’na, yöneticilerine, üyelerine, sahnede ve sahne gerisinde yer alanlara çok çok teşekkür ediyorum. Bu büyük senfonide ses olmak, saz olmak, seyirci olmak büyük şereftir! Bu şeref hepimizindir.

“Yol bir Sürek Binbir – Barış Senfonisi”nin çalışmalarına Almanya’daki 160 Alevi Kültür Merkezinde 2018 Ekim ayında başlandı.  60 ayrı merkezde provalar yapıldı. Barış Şöleninde her şey kaliteliydi. Her şey direnmenin estetiğinin ölçülerine uyuyordu. Amatörlük, acemilik, gösterişçilik yoktu. Anlatıcılar, metni seslendirenler Almanca ve Türkçeye hâkimlerdi. Dilleri dolaşmadan berrak su gibi akıyorlardı. İki dilin zenginliğinin ifadesi oldular.

Sanatçılar kendi alanlarının temsilcileri olan, sanatlarının zirvesinde yaşayan insanlardı. Arif Sağ sazını solak çalıyordu. Betin Güneş piyanonun tuşlarında bir rüzgâr oluyordu, bir fırtına! Bir yerdeydi bir gökte! Köln Belediye Başkanı Türkçe selamladı insanları, konuşmasında, “Aleviler Almanya’da sosyal ve kültürel uyumun örnekleri oldular!” dedi. Saz ve söz korosu, semah sanatçıları, dans gösterisini sunanlar muhteşemdi!

Şölenin başlangıcında soykırıma uğramış halklar için Alevisi, Sünnisi, Hıristiyanı, Ermenisi, Süryanisi için ayrım yapılmadan Çerağlar yakıldı. Alevi deyimi ile, Barışa Delil uyandırıldı. Ne büyük olgunluk! Ne büyük vicdandı bu! İşte Anadolu’nun evlatları bunlardı, bizlerdik!

“YOL Bir Sürek Binbir –Barış Senfonisi” Şöleninde, Alevilerin,  Mezopotamya – Anadolu – Balkan – Avrupa hattındaki bir “İpek Yolu” olduğunu gözler, beyinler ve vicdanlar önüne serildi. Aleviliğin sanat ile ‘Dervişane Yolculuğu’ dile geldi, saza geldi, sese geldi, göze geldi.

Toprak damar damar, insan çeşit çeşittir. Her milletin içinde katiller de vardır, dürüst, barışçı, vefalı, vicdanlı insanlar da vardır. Anadolu’nun bağrında binlerce yıldan beri dünden bugünlere akıp gelen, Mansurlardan, Nesimilerden, Yunuslardan, Şeyh Bedreddinlerden, Pir Sultanlardan, Nazımlardan, Yaşar Kemallerden bir barış, sevgi, direniş, kardeşlik damarı ve nehri var. Ne mutlu bu nehrin pınarı olanlara! Ne mutlu bu barış, sevgi, kardeşlik nehrinin damlası olabilenlere!

Onlar yaşadıkları çağların başka milletleriyle, başka milletlerin sanatçıları, ozanları, filozofları, düşünürleriyle, bilim, kültür, sanat insanlarıyla el ele, düş düşe, omuz omuza etkilenerek, harmanlanarak bugünlere geldiler. İnsanlığa yol, vicdanlara örnek oldular.

“YOL Bir Sürek Binbir–Barış Senfonisi”nde düşüncesi ve inancı nedeniyle Bağdat’ta 925 yılında diri diri yakılan Hallacı Mansur ile Bruno ayrı dil, aynı ses ile haykırıyorlardı düşüncelerini, düşlerini, gerçekleri! Şeyh Bedreddin “Yârin yanağından gayrı her yerde, her şeyde” beraber olmak isteyen Rumu, Türkü, Kürdü, Yahudisi, Hıristiyanı, Alevisi, Müslümanı ile kucaklıyordu dünyayı. Sonra dünden bugüne düşüncesi ve inancı nedeniyle yakılanların ateşi sardı Köln Arena’yı! Sivas, Maraş, Çorum, İstanbul…

Sonra düşüncesinden, inancından, mücadelesinden dolayı asılanlar! Pir Sultanlar, Denizler girdiler yüreklerinize! Pir Sultan dirilip gelmiş, yüreklerimize girmişti. Deniz, Mahir, İbrahim aramızda dolaşıyorlardı! Sonra katliamlar, soykırımlar… Ermeniler, Rumlar, Süryaniler ve Dersim’de, Koçgıri’de, Maraş’ta, Çorum’da, Sivas’ta katledilenler, ocakları söndürülüp, soyu kurutulanlar… Ses oldu, ateş oldu, çığlık oldu, alkış oldu Köln Arena’da!

“YOL Bir Sürek Binbir – Barış Senfonisi” Şöleninde yürekler, vicdanlar, diller farklıydı, fakat yüreklerin, vicdanların, dillerin sesi bir idi! “YOL Bir Sürek Binbir – Barış Senfonisi” Şöleni, Almanya kültür dünyasını zenginleştirdi, Almanya göç tarihinde yeni bir sanat sayfası açtı! Artık bu sanatsal yaratıcılıktan, bu estetik yücelikten geri dönüş olamaz, olmamalı!

Almanya Alevi Birlikleri Federasyonu-AABF 30. Kuruluş yılını en iyi dileklerimle kutluyor, başarılı çalışmalarının devamını diliyorum. Sevgili Alevi Kardeşlerim! Bu Almanya, bu Türkiye, bu dünya sizlerle birlikte daha güzel ve anlamlıdır. İyi ki sizler varsınız!

Bochum, 30.9.2019                               Kemal Yalçın

(Foto: Kemal Yalçın)