İSVEÇ ASUR FEDERASYONU DOSTLUK VE BARIŞ ÖDÜLÜ 26.4.2025 tarihinde, Stockholm yakınlarındaki Norsborg şehrinde yapılan törenle Kemal Yalçın’a verildi.
İsveç Asur Federasyonu Dostluk ve Barış Ödülü, Federasyon Başkanı Sayın Dr. Teglat Lahdo tarafından Kemal Yalçın’a takdim edildi.

Ödül Töreninde Kemal Yalçın’ın “Kendi Topraklarımızda Köle Olduk” adlı kitabının İsveççe çevirisinin tanıtımı, Çevirmen Fehmi Barkarmo tarafından yapıldı.
Kemal Yalçın ödülünü aldıktan sonra bir teşekkür konuşması yaptı. Konuşmayı Fehmi Barkarmo Süryaniceye çevirdi.
Kemal Yalçın’ın Ödül Konuşmasını aynen yayınlıyorum.
***
Ahunone Suryoye Myakre!
Kobeno a şlome a ikoreydi Lkuleyhu!
Sevgili Süryani Kardeşlerim,
Hepinizi saygı ve sevgilerimle selamlıyorum.
Bugün burada yazarlık hayatımın en mutlu ve en şerefli bir gününü yaşıyorum.
İsveç Asur Federasyonu beni Dostluk ve Barış Ödülü ile ödüllendirdi.
Bu ödül ile bana büyük bir şeref verdiniz. Kalemime şevk, yüreğime güç verdiniz! Bana Dostluk ve Barış Ödülü veren İsveç Asur Federasyonu’na, İsveç Asur Federasyonu Başkanı Sayın Dr. Teglat Lahdo’ya saygı, sevgi ve teşekkürlerimi sunuyorum. İyi ki varsınız! İyi ki varız! Tawdi ğalabe!
Değerli Arkadaşım Fehmi Barkarmo Türkçe “Hayat Gerçeği Söyler” adlı kitabımı, İsveççeye “Kendi Topraklarımızda Köle Olduk,” adıyla çok titiz bir çalışmayla çevirdi ve yayımladı. Kitabımın İsveççeye çevrilmesinden ve yayımlanmasından çok mutlu oldum. Fehmi Barkarmo’ya saygı, sevgi ve şükranlarımı sunarım.
“Kendi Topraklarımızda Köle Olduk” adlı kitabımda Kerboranlı Davit Erçin ile Sargon Altun’un hayat hikayelerini kaleme aldım.
Davit Erçin anlatmasaydı bu kitabı yazamazdım. Sargon Altun olmasaydı bu kitap eksik olurdu. Bu nedenlerle Davit Erçin’e ve Sargon Altun’a çok teşekkür ederim. Tawdi ğalabe!

Süryaniler hakkında, Seyfo tarihi konusunda çok önemli araştırmalar yapan Sayın Prof. Dr. David Gaunt şu anda aramızda bulunmaktadır. Sayın Gaunt’un “Katliamlar, Direnişi Koruyucular” adlı eserinden çok yararlandım. Bu nedenle David Gaunt’a çok teşekkür ediyorum.
Araştırmacı, yazar Jan Bet-Şawoce de aramızda bulunmaktadır. Jan Bet-Şawoce araştırmalarımda bana danışmanlık yaptı. Kendisine teşekkürlerimi sunuyorum.
Sevgili Süryani Kardeşlerim,
Ben sizleri çok geç tanıdım. Türkiye’de İstanbul Üniversitesi ve İstanbul Çapa Yüksek Öğretmen Okulu Felsefe Bölümünü bitirmiştim. Felsefe öğretmeni olarak çalıştım. Gazetecilik yaptım. Fakat Süryanilerin adını bile duymamıştım.
Ben Türkiye’de azınlık nedir, çoğunluk nedir bilmezdim. Azınlığın ne olduğunu Almanya’da yaşayarak öğrendim.
Süryanileri ve Seyfoyu 25 yıldan beri araştırıyorum. Süryaniler hakkında 3000 sayfa kadar yazdım ve yayınladım. 3000 sayfada yazdıklarım sizlerin acılarınızın sadece birkaç damlasıdır. Felaket o kadar büyük ve derindir. Sizin acılarınız benim de acılarımdır.
Süryaniler ve SEYFO adlı üç ciltlik kitabımı 12 yılda yazdım. Süryaniler ve SEYFO, Süryani Halk Kahramanı Şemun Hanne Haydo, Kendi Topraklarımızda Köle Olduk ve yeni bitirdiğim “Enhil Köyü Süryani Lideri Bisso” adlı kitaplarıma çok emek verdim. Verdiğim emekler sizlere helal olsun!

Sevgili Kardeşlerim,
Seyfo, İttihat ve Terakki Cemiyeti tarafından en ince ayrıntısına kadar planlanmış ve Osmanlı Devleti’nin bilgisi dahilinde uygulanmış bir soykırımdır. Seyfo ile yüzleşilmeden, Seyfo ile hesaplaşılmadan Türkiye’de gerçek demokrasi olamaz.
Bana soruyorlar: “Sen Süryani misin? Sen ne karışıyorsun bu işlere? Senin başka işin yok mu?” diyorlar.
Ermenilerin acılarını yazdım, “Sen Ermeni misin?” diye sordular.
Anadolu Rumlarını yazdım, “Sen Rum musun? Soyunda, kanında bir bozukluk var mı?” diye sordular.
Haymatlos adlı kitabımda Yahudileri yazdım. “Sen Yahudi misin? Neden Yahudilerin acılarını yazdın?” diye sordular.
Sevgili Kardeşlerim, ben hem Türküm hem Kürdüm, hem Süryaniyim hem Ermeniyim, hem Müslümanım hem Hristiyanım. Seyfoyu araştırmak, Süryanilerin acılarını yazmak için Türk olmak, Süryani olmak gerekmez, vicdan sahibi bir insan olmak yeter.
Sevgili Kardeşlerim
Süryaniler ve Ermeniler bana sadece kapılarını değil, yüreklerini, acılarını, sırlarını, hatıralarını da açtılar. Yaşadıklarını, gördüklerini, bildiklerini, duyduklarını sansürsüz anlattılar. Öyle olaylar, öyle acılar, öyle insan halleri duydum, gördüm, öğrendim ki bunları hiç yazamadım!
Kaçırılan kız ve oğlan çocuklarının, kızların, gelinlerin, kadınların, başlarına gelenleri çok iyi biliyorum. Fakat yazamadım, kalemim ve yüreğim bunları yazmaya izin vermedi. Kitaplarımı yazarken ben de ağladım. Kitaplarımda nokta, virgül yerine göz yaşlarım da vardır.
Sevgili Süryani Kardeşlerim,
Ben Süryaniler hakkındaki kitaplarımı daha çok canlı tarihlerin anlattıklarına göre yazdım ve yazıyorum.
Bir kişinin, iki kişinin anlattığı olayları yazmadım. En az üç canlı tanığın anlattığı olayları yazdım. Yazdıktan sonra kaleme aldığım metinleri canlı tarihlere okudum ve onaylarını aldım. Onaylarını almadığım yazıları yayınlamadım.
Sevgili Süryani kardeşlerim,
Sevgiyi, dostluğu ve barış kültürünü canlandırmak, büyük acımızı unutmamak ve bir daha böyle acıları yaşamamak için kitaplarımı sizlere sunuyorum.
Süryanileri tanıdıkça dünyam değişti ve zenginleşti. Süryanileri tanıdıkça ben de Süryani oldum. Ben artık sizlerden biriyim. Sizlerin acılarınız benim de acılarımdır. Sizlerin mutluluğu benim de mutluluğumdur.

Sevgili Kardeşlerim,
Seyfoyu araştırmak, Seyfo ile yüzleşmek, Seyfo ile hesaplaşmak esas olarak Türklerin görevidir.
Seyfo ile hesaplaşmak benim vicdani bir sorumluluğumdur. Ben bu yola baş koydum. Seyfoyu araştırmaya devam edeceğim. Seyfonun hesabını sormaya devam edeceğim. Siz bıraksanız bile ben devam edeceğim.
Süryani Kardeşlerim,
Bu dünya, bu Turabdin ve bu Türkiye sizlerle birlikte daha güzel ve anlamlıdır! İyi ki varsınız! İyi ki varız!
Beni dinlediğiniz için sizlere teşekkür ederim.
Tawdi ğalabe! Fuşun ba Şlomo!
Norsborg, 26 Nisan 2025, Kemal Yalçın