Eğitim

Köy Enstitüleri 80 Yaşında

 

Sürer eker biçeriz güvenip ötesine
Milletin her kazancı milletin kesesine

Köy Enstitüleri 17 Nisan 1940 tarihli ve 3803 sayılı yasa ile 80 yıl önce kurulmuştu. Cumhuriyet tarihinin en önemli eğitim projelerinden biriydi. Yoksul köy çocuklarının parasız yatılı olarak okuyabilecekleri tek okuldu. Türkiye’nin 21 bölgesinde kurulmuştu. Yaparak yaşayarak ilkesine göre eğitim yapılıyordu.

Köy Enstitüsü uygulaması Hasan Ali Yücel’in 1946’da Milli Eğitim Bakanlığından ayrılmasına değin devam etmiştir. Hasan Ali Yücel’den sonra Milli Eğitim Bakanı Olan Reşat Şemsettin Sirer zamanında Köy Öğretmen Okullarına dönüştürülmüştür. Bu okullar da Demokrat Parti döneminde 27 Ocak 1954’te kapatılmıştır. Kapatıldığı 1954 yılına kadar Köy enstitülerinde 1.308 kadın ve 15.943 erkek toplam 17.251 köy öğretmeni yetişmişti. Fakir Baykurt, Ümit Kaftancıoğlu, Talip Apaydın, Mahmut Makal, Mehmet Başaran, Pakize Türkoğlu, Hatun Birsen Başaran, Ali Dündar, Dursun Akçam gibi önde gelen yazarlar ve düşünürler bu okullarda yetişmişlerdir.

Köy Enstitüsü öğrencileri ve öğretmenler bir işlik binasını inşa ederlerken.

1940-1946 arasında köy enstitülerinde 15.000 dönüm tarla tarıma elverişli hale getirilmiş ve üretim yapılmıştı. Aynı dönemde 750.000 yeni fidan dikilmişti. Oluşturulan bağların miktarı ise 1.200 dönümdü. Ayrıca 150 büyük inşaat, 60 işlik, 210 öğretmen evi, 20 uygulama okulu, 36 ambar ve depo, 48 ahır ve samanlık, 12 elektrik santralı, 16 su deposu, 12 tarım deposu, 3 balıkhane, 100 km. yol yapılmıştı. Sulama kanalları oluşturularak enstitü öğrencilerinin uygulamalı eğitim gördüğü çiftliklere sulama suyu öğrenciler tarafından getirilmişti.

Yoksul köy çocuklarının en yeteneklileri, en zekileri seçiliyordu. Köy çocukları köy enstitülerinde öğretmen olduktan sonra köylere gideceklerdi. Eğitim programları buna göre yapılmıştı. Öğretmen köyde lider olacak, hem öğretmen, hem ziraatçı, hem marangoz, hem hasta bakıcı olacaktı.

Her öğrenci bir ya da daha çok müzik aleti çalmak zorundaydı. Öğrenciler okuyacak, öğrenecek, düşünecek ve düşündüğünü korkmadan ifade edecekti. Marşlarla, türkülerle tarlaya gidiliyordu.

Sürer eker biçeriz güvenip ötesine
Milletin her kazancı milletin kesesine

Marşıyla inlerdi köy enstitüleri. Köy Enstitülerinde karma eğitim vardı. Hayatın her alanında kız ve erkek öğrenciler beraber ders yapıyorlardı. Her köy enstitüsünün 30-40 bin ciltlik kitaplıkları vardı. Öğrenciler her gün üç saat etüt saati yaparlardı. Akşam yemeğinden sonra bir saat serbest okuma saatiydi. Her öğrenci dünya klasiklerini, Türk edebiyatının önemli kitaplarını okur, özetini çıkarırdı.

Köy enstitüleri öğrencileri yazmaya, düşünmeye, araştırmaya teşvik ederlerdi. Okuyan, yazan ve eleştiren öğrenciler makbuldü. Köy enstitülerinde ezbercilik yoktu! Öğrencilere bilgiye ulaşma yöntemleri öğretiliyordu. Bu nedenle köy enstitülerinden birçok yazarlar, şairler, müzikçiler, ressamlar, sendikacılar, dürüst politikacılar çıktı. Cumhuriyet tarihinde ilk kez köy çocukları kendi geleceklerini ve ülkenin geleceğini ellerine alıyorlardı. Köy enstitülerinin ilkesi “Böyle gelmiş, böyle gitmez, gidemez, gitmeyecek!” diyen öğretmenler, düşünen ve mücadele eden insanlar yetiştirmekti.

Şavşat 1925 doğumlu, Zekeriya Duman’ın, 1944-1945 ders yılında Cılavuz Köy Enstitüsü Bitirme Diploması. Yabancı dil Fransızca. (Bu belge Zekeriya Duman’ın oğlu Cem Duman’dan alınmıştır. Teşekkür ederim.)

Köy enstitülerinden önce toprak ağaları rahatsız oldular. Sonra tarikatçılar, dini siyasete alet edenler köy enstitüsü öğrencilerine ve öğretmenlerine iftiralara başladılar.

Köy Enstitüleri, toprak ağalarının ve gericilerin baskısıyla kapatıldı. Eskişehirli toprak ağası Emin Sazak, TBMM’de yaptığı konuşmada “Benim bindiğim eşek benden akıllı olmamalıdır! Köy enstitüleri yoksul köy çocuklarının gözünü açıyor. Kapatılmalıdır!” demişti. Köy enstitüleri projesi günümüze kadar tam olarak uygulanabilseydi bugünün Türkiye’si başka olurdu, en başta dine dayanan tek adam rejimi olmazdı.

Köy enstitülerinde her öğrenci bir müzik aleti çalmak, bir zanaat öğrenmek zorundaydı. Öğrenciler kendi okullarını, kendi işliklerini kendileri yapıyorlardı. Köy enstitülerinde öğrenciler okumaya, yazmaya, araştırmaya, sorgulamaya ve düşüncesini özgürce ifade etmeye alıştırılıyorlardı. Okul yönetiminde ve eğitimin uygulanmasında öğrenciler de söz sahibi idiler.

Köy enstitüsü binalarının mimarı projelerini Hitler faşizminden kaçarak Türkiye’ye sığınmış Alman mimarlar yapmıştı. Köy Enstitüleri Hasan Ali Yücel’in milli eğitim bakanlığı ve İsmail Hakkı Tonguç’un ilköğretim genel müdürü olduğu dönemde gerçekleşti. Cumhurbaşkanı İsmet İnönü bu projeye tam destek vermişti. Köy enstitüsü projesini yaratanlara, uygulayanlara, emek veren öğretmenlere saygı, sevgi ve şükranlarımı sunarım.

Bochum, 18.4.2020, Kemal Yalçın