EdebiyatGenel Yazılar

Almanya’nın Wattenscheid şehrinde görsel ve yazınsal etkinlik Yazan: Molla Demirel

Benimde bu etkinliğe fotoğraf çalışmalarımla katılmamı ve şiir okumamı programa aldığını bildirince ben Kemal Yalçın’ın Denizli’de yaşayan ablası olan emekli öğretmen Ayşe Yalçın Canpolat’ın resim çalışmalarını da sergilemek istediğini de öğrenince, Radyo Kaktüs ’ün bir etkinliğini bir hafta geriye aldım ve severek katıldım.

Ayşe öğretmenin eşi olan TÖB-DER yöneticileri arasında yer alan Celal Canpolat’ı, öğretmen çocuklarına NEVRUZ ve HEVAL adını verdikleri için Bursa Sanat Lisesi’nin önünde MHP’li bir genç öldürüyor. Ayşe öğretmen iki oğlunu babasız yetiştirirken bütün acısını resim yapmakla bastırıyor. Resim onun ve çocukların acısını azaltmanın ilacı oluyor. Çalışmalarını halkların kardeşliğine adıyor.

Bu etkinliğin açılış konuşmasını hastaneden çıkıp gelen emekli öğretmen Meryem Blut yaptı. Onu salonda gören dost ve arkadaşları şaşırdılar. “Aylardır ölümle pençeleşiyordu. Nasıl silkelenip kalktı” diyenlere “Meryem Öğretmen her zamanki güler yüzüyle “Boşuna beklemeyin ölümümü ben Türkiye’de bir gerçek demokrasiyi görmeden ölmeyeceğim” dedi konuşmasında. Hep birlikte ayakta alkışladık onu.

Şair Öğretmen Cahide Özer Sivas’ta doğuyor .Almanya’da büyüyor ve burada Alman Dili ve Türk Dili bölümlerini bitirerek öğretmen oluyor. Çocuk yaştan beri merak saldığı şiir ve resim yapmakta vaz geçemiyor.

Bu mısralar onun:
çarkırkeyfimdin
unuttuğum bir şarkının efkarı
vakitler ötesinden gelen kokun
sahilde yüzüme vuran rüzgar
unutulmaz bir gecenin yalnızlığı


sen
en koyu mavisiydin denizin

Bu alıntıda da anlaşılacağı gibi her dizesi biri öbüründe anlamlı ve bal tadındadır Cahide Özer’in şiirleri.

Sergiye fotoğraf çalışmalarıyla katılan Sabri Varan Hollanda’ya lise mezunu bir göçmen olarak gelmiş. Hollanda yüksek okulunda halkla ilişkiler bölümünü okuyor. Fotoğrafa daha lise sıralarında merakı olan Sabri Varan sürekli ilginç kareler fotoğraflıyor. Çalışmaları ilgi çekince bir Reklam Kurumu ona iş veriyor. Böylece fotoğraf çekme işi oluyor. Hollanda’da ve Türkiye’de yaşamı konu alan başarılı kareler yakalıyor ve sergide yer aldı.

Serginin yapıldığı bina tam 100 yıl önce işçi sorunlarını elle almak için kurulan AWO’ya aitti. AWO bir işçi kurumu olduğu için Almanya, İtalya, İspanya, Türkiye,  Portekiz, Yunanistan’da ‘MİSAFİR İŞÇİ’ getirmeye başlayınca bu ülkelerden gelen işçilere yardım etmek için ‘DANIŞMA’ Büroları açtı. Bizimkiler “Türk Danış” olarak adlandırdı. Ne yazık ki 2000 yıllından sonra göçmenlere danışmanlık yapan büroların yüzde 95 kapatıldı. Ancak AWO kurumları halen ağırlıklı olarak işçi ve sosyal alanda zayıf olan kesim için sosyal çalışmalar yapmaktadır.

Wattenscheid’de bulunan AWO kurumun onursal Başkanı ve NRW Eyalet meclisinde iki dönemdir  SPD millet vekili olan Serdar Yüksel Almanya ve Türkiye’deki göçmen sorunlarının demokrasinin eksikliğine kaynaklandığını yalın bir dille anlattı.

Ben etkinliğin yapıldığı bu AWO kurumunda halen Türkçe bir Türkiye kökenli  olan Sosyal Danışman Mustafa Çalıkoğlu’nun danışmanlık ve yöneticilik yaptığını biliyordum. Bu kuruma gelip giden yerli halktan insanlar kadar buraya gelen göçmenlerin sadece sırada yaşamadıklarını, bir kültürle geldiklerini ve bu kültürlerini tanıtarak, okul dersliklerine de girerek bu ülkelere kültürel katkıda bulunduklarını, sevgi ve barışı sunduklarını da dikkatlerini çekmek istedim.

Bu nedenle Alman Ressam Sabine Kremer’ın sanat ile ilgili yazı ve dizelerimden yapılan bir seçki olan SANAT’AN SEVGİYE adlı kitabı mı resimlediği çalışmasını sergiye hazırladım. Ayrıca Göçmenlerin ağırlıkta yaşadığı Duisburg kentinde yaşayan Ressam SERAP RIDEL benim çocuklar için yazdığım “ELİF VE YILKI ATI” adlı çocuk masalı olan çalışmamı resimledi. Bu çalışmalarım Almanca, Sırpça ve Türkçe yayınlandı.  Bu çalışmalarımı ressamların resimleriyle birlikte sergiledim. Onlara ek olarak da eğitim alanlarında ve Radzo Kaktus çalışmalarımda karelediğim tuval üzerinde yer alan fotoğraf çalışmalarımdan ekledim. Ayrıca Kemal Yalçın’ın isteği üzerine günün ve içinde etkinliğimiz olan kurumun 100. yılına uygun olan şiirler sundum.

İşte Birkaç dize:
Ardı ardına yükselirken minareler
Ve sultan sarayları gökyüzüne
Bir ekmek parası için mendil satıyor
Ayakkabı boyalıyor küçücük çocuklar
Uyuşturucu alıyor
İşsiz gençler
Caddelerde ve köprü altında tecavüze uğruyor çocuklar
Kalmadı tahammül şiir isyanda

Etkinlikte konuşma yapan Almanya- NRW eyaletinin SPD partisinde milletvekili olan Serdar Yüksel yaşadığımız Almanya’da sosyal yaşama ve sosyal politikaya aktif katılmakla ancak sorunlarımızı dile getirebileceğimizi vurguladı Almanya’da ve Türkiye’de biz Türkiye kökenli göçmenlerin önemli sorunları olduğunu açıkladı.

Etkinlikte konuşan Bochum kent Meclisi üyesi olan Kaan Bulut kültürel çalışmaların önemi üzerinde durdu ve özelikle “Çocuk ve gençlere yönelik çalışmalar alanında yoğunlaşmalıyız ve ihmal edilmemelidir” cümlesiyle konuşmasını noktaladı.

ATYG üyesi olan Kazım Güzel’den iki şiir okumasını Kemal Yalçın salonda rica etti. Kazım Güzel’de iki şiir sundu. Böylece Kemal Yalçın’ı kırmamış oldu. Bizden sonra değerli öğretmen yazar Şakir Bilgin’de “Bir Daha Susma Yüreğim” ve “Güzellikler Yeter Bana” adlı eserlerinden bazı bölümler sunacaktı. Ne yazık ki Münster’e dönmek zorunda kaldığım için dinleyemedim.

19.05. 2019 / Molla Demirel