Eğitim

Kral Oidipus Gönen Öğretmen Okulu’nda Sahnelenmişti…

Mustafa Özdemir, Isparta Gönen Öğretmen Okulu’nda sınıf arkadaşımdı.  Dört yıl aynı sınıfı, aynı sıraları paylaştık. 1964 yılından beri dostluğumuz tertemiz devam ediyor. Tam 45 yıldan beri birbirimizi arar sorarız. Öyle anlar olduki, kardeşlerimin yapamadığı yardımları Mustafa yaptı… Mustafa Özdemir,Gönen Öğretmen Okulu Tiyatro Kolu tarafından, Edebiyat öğretmenimiz Sayın Hüseyin Seçmen yönetiminde sahnelenen Kral Oidipus oyununda Korobaşı rolünü üstlenmişti… Ben bu oyunun suflörüydüm. Sahne gerisinde dururdum. Okulumuz bu oyun ile ünlenmişti; Aydın Ortaklar Öğretmen Okulu’nda, Nazilli Öğretmen Okulu’nda ve Efes Antik Tiyatro’da başarıyla oynamıştık.

Mustafa Özdemir, hayatında, mesleğinde, dost ve arkaşları arasında hep korobaşı oldu. Arkadaşlarına, dostlarına hep vefalı davrandı. Dürüstlüğüne, inandığı davasına leke sürdürmedi. 12 Eylül 1980 öncesinde Isparta TÖB-DER Şube Başkanıydı. Bu nedenle Cunta yönetimi onu çok sevdiği öğretmenlikten kopardı. Aç bıraktı. Am o “Tebai Halkının korobaşı” olmanın güveni, onuruyla sıfırlanmış hayatını yeniden kurdu. Ekmeğini taştan çıkardı. Zalimlere, cahillere boyun eğmedi! Ticaret hayatına atıldı. Anapazarlama ve sigorta şirketi kurdu. Türkiye çapında iki binden fazla insana iş imkanı vermeye devam ediyor.

Mustafa Özdemir’i  öğretmenlikten koparmak isteyenler çok yanıldılar. O beyniyle, gönlüyle, düşleri, düşünceleriyle hep öğretmen kaldı. En karanlık günlerde bile, parlayan bir yıldız gördü! Umudunu karartmadı. Prof. Dr. Kemal Kocabaş, Prof.Dr. Oğuz Makal ve diğer değerli öğretmenlerle birlikte “Yeni Kuşak Köy Enstitülüler Derneği”ni kurdular. Bu derneğin yayın organı olan “Yeniden İmece” dergisini düzenli olarak yayınlamaya devam ediyorlar.

Mustafa Özdemir, öğretmen okulu’nda öğrendiği Öğretmen Marşı’ndaki anda hep sadık kaldı. Hep yurdunu yüceltmeye çalıştı, çalışıyor.

İzniyle Yeniden İmece Dergisi’nde yayınlanmış olan bir yazısını burada yayınlıyorum. Kalemine, yüreğine, aklına sağlık! Türkiye seninle güzel sevgili ve değerli dostum! (Kemal Yalçın)

 

Bir zamanlar Öğretmen okullarında Kral Oidipus da sahnelenmişti

Mustafa Özdemir

Kral Oidipus, insanlığın kültür tarihinde yer alan en önemli tragedyalardan biridir. Sofokles tarafından kaleme alınmıştır.

Sofokles, MÖ 496-406 yıllarında yaşamıştı; Eski Yunan medeniyetinin üç büyük tragedya yazarındandı. Ötekiler Sofokles’in çağdaşı olan Aiskhylos ile Öripides’tir.

Sofokles, yaşadığı çağda yazdığı tiyatro oyunlarıyla büyük bir saygınlık kazanmıştı. O dönemlerde Atina’da her yıl oyun yarışmaları düzenlenirdi. Sofakles, 27 yaşından başlayarak 20 kez birincilik ödülü kazandı. Öbür oyunlarında da ikincilikten aşağı hiç düşmemişti. 123 oyun yazan Sofokles’in oyunlarından sadece yedi tanesi tam olarak günümüze kadar ulaşabildi. Bunlardan en çok bilinenleri Kral Oidipus ve Antigone’dir.

Sofokles tragedyaları, hanedan tragedyaları değil, söylence evreninin yıkılarak, yerini dünyasal evrenin almaya başlamasıyla ortaya çıkan bireyin tragedyasıdır. Tanrıların gücünün yerini varlıklı efendi sınıfının alması ve paranın gücünün toplumsal ölçüt ve değerleri alt üst ederek, her şeyi karşıtına dönüştürebilmesi Sofokles’in tragedyalarındaki çatışmalara ve “boşkukta kalan” bireyin alın yazısına temel oluşturur.

Kral Oidipus’ta konu, Kral Oidipus’un bilmeden işlediği bir suçun, gerçeği arayan kişiliği yüzünden ortaya çıkışına odaklanır. Koronun söylediği şiirler Eski Yunan çağının en güzel örneklerindendir.

Kral Oidipus, Muhsin Ertuğrul yönetiminde, 1947 yılında, İstanbul Şehir Tiyatrosu tarafından sahnelenmişti. Daha sonra Devlet Tiyatroları tarafından başarıyla sahnelenmiştir.

Isparta Gönen Öğretmen Okulu’nda ise 1967’de sahnelenmişti.

Bu tragedyanın sahnelenmesi günümüzdeki eğitimin geliştirilmesine ışık tutacak önemli deneyimleri içeriyordu. Bu deneyimlerin unutulmaması için bu yazıyı kaleme alma gereği duydum.

 

2005 Yılı sonlarına doğru Gönen ilk öğretmen okulunun saygın öğretmenlerinden biri olan Hüseyin Seçmen telefon etti. Elinde Gönen’de oynanan Kral Oidipus oyununa ait 76 tane fotoğrafın olduğunu; bunları Süleyman Demirel Üniversitesi ile Yeni Kuşak Köy Enstitülüler Derneği’nin birlikte açtığı Gönen Kültür Evi’ne vermek istediğini söyledi. Bu fotoğraflar, o zamanki okulun fotoğrafçılık kolu yöneticisi resim öğretmeni Aydın Taşkelle tarafından çekilmiş ve tab edilmişti. Memnuniyetle alabileceğimizi söyledim.

Bu telefon beni 1960’lı yıllara; arı kovanı gibi çalışan Gönen Öğretmen Okulu’na götürdü. Tarım atölyesi, ahırdaki cins inekler (o zaman bizim köylerde hiç öyle çok süt veren kocaman inekler yoktu, ben ilk defa okulda gördüm), vişne, elma bahçeleri, gül tarlaları, ağaç işleri atölyesi, demir atölyesi, her türlü müziği dinlediğimiz müzik atölyesi ve ilk orda gördüğüm piyano.

Fakir Baykurt, Hidayet Karakuş, Kemal Yalçın’ların ve bir sürü sanatçının yetiştiği zengin kütüphane ve oralara harıl harıl girip çıkan öğrenciler gözümün önünden geçti.

1967 yılı sonlarına doğru bir gün okulun tiyatro kolunda görevli öğrenciler bir oyun sahneleneceğini, rol almak isteyenler ile Hüseyin Seçmen’in dersten sonra toplantı yapacağı duyuruldu. Bizim 5A şubesinden Osman Şen, Kemal Yalçın ve bazı arkadaşlarla gittik. Her sınıftan ama çoğunluğu 4. ve 5. sınıftan öğrenciler toplanmışlardı.

Hüseyin Seçmen, Sofokles’i, tragedyayı ve Kral Oidipus tragedyasının içeriğini kısaca anlattı. İstekli öğrencileri bir elemeden geçirdi. Yetenekli öğrencileri belirledi.

İkinci toplantıda roller dağıtıldı. Ders sonralarında önce okuyarak, sonra ezberleyerek provalar yapılmaya başlandı. Çok yoğun ve heyecanlı bir çalışma içine girdik. Bizler rollerimizi ezberledik. Seçmen öğretmenimiz baş rolde oynuyordu. Kısa zamanda onun hem kendi rolünü hem de, tüm oyun kadrosu ve koronun rollerini, şiirlerini ezberlemişti. Elinde Devlet Tiyatroları Genel Müdürü Cüneyt Gökçer’i Kral Oidipus’u oynarken çekilmiş resimlerinin olduğu bir kitap vardı. O yoğun provalar disiplinli bir şekilde devam etti. Tragedyada otuz kadar öğrenci ile Hüseyin Seçmen, Turan Uysal, Teoman Yurteri adlı öğretmenlerimiz rol almıştı. Ezberi çok kuvvetli olan Kemal Yalçın’a da seçmen öğretmenin suflörlük görevini özel olarak verdiğini düşünüyorum.

Zaman zaman müdürümüz Mehmet Kahvecioğlu provaları izler, bizleri yüreklendirecek sözler söyler, oyunun başrol oyuncusu ve yönetmeni Seçmen’e de destek olacağını ima eder, giderdi.

Provaları okulun yaklaşık bin kişilik sinema salonunda yaptık.

Son hazırlıklar yapıldı. Kostümleri giydiğimizde kendimizi gerçekten rol aldığımız kişilermiş gibi hissetmeye başladık. Sahne kuruldu; bizim Gönen’in sahnesi Kral Oidipus’un sarayı gibi oldu.

Biz o çalışmaları yaparken sık sık ağaç işleri atölye şefi Şefik Dolgun ve okulun baş terzisi Rahmi Argun bizim yanımıza gelir provaları izlerdi.

Sonradan anladım ve gördüm ki, oyuna uygun muazzam dekor ve kostümleri oyunu içlerinde yaşadıkları için yaratıp çıkarabilmişler.

Gecenin geç saatlerinde terzi atölyesinde Hüseyin Seçmen’le Rahmi Argun’u çalışır görürdük.

Son provalara doğru Seçmen Hoca bazılarımız arasında rol değişikliği yaptı. Oyunun iyiye gittiği görüyorduk. Oyunun sahneleneceği gün belli olmuştu. Çok heyecanlıydık. Önce bin kişilik okul öğrencisi ve öğretmenlerimiz bizi izleyecekti.

Öğretmenlerimizle birlikte sahneye çıkacaktık; bu da bize ayrı bir heyecan veriyordu.

İlk oyunumuzu 16 Mart 1967 günü davetlilere, protokole ve öğrencilere oynadık. Salon balkon dahil dopdoluydu.

Oyun bittikten sonra 9. Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel’in bacanağı; o zamanın Isparta Milli Eğitim Müdürü olan Sadık Güneş oyundan sonra muhalif olduğu haldeHüseyin Seçmen’e övücü sözler söyledi. “ Kardeşim sen buralarda ne duruyorsun Devlet Tiyatrosuna git!” dediğini hatırlıyorum.

Makyaj yapmayı, kalemlerle ihtiyarlık çizgileri oluşturmayı öğrenmiştik. Sahne arkasında heyecanlı bekleyişler, son taktikler, oyunu başarıyla yapıp dönenlerin mutluluktan ağlayışları, kulislerde gördüklerimiz ve yaşadıklarımız unutulur gibi değildi.

Oyunun başarılı olması Mehmet Kahvecioğlu’nu da memnun etmiş olmalı ki okulun otobüsünü bize tahsis etti.

Biz, Burdur, Denizli, Nazilli, Ortaklar Öğretmen Okullarında öğrencilere ve halka oynadık. Yine bir yöre halkının kültür seviyesinin oyunu izlerkenki tavrından anlaşıldığını bizzat yaşayarak öğrendik.

Nazilli’de yaklaşık bin kişiye oynadık, izleyiciler okul bahçesindeydi; sanki hiç kimse yoktu, çıt çıkmadı oyun süresince bizim arkadaşlar da böyle bir ortamı bulunca coştu da coştu.

Bu turnemiz 1968 yılında oldu. 1969 yılında bir haber geldi. Bizim Kral Oidipus Ege de çok beğenilmiş. O zaman ki İzmir Valisi Namık Kemal Şentürk, Efes festivaline bizi davet ediyormuş.

Biz yeniden toplandık. Yüksek Öğretmen Okulu’na giden arkadaşların yerine yenileri Hüseyin Altunya gibi yeni öğrenciler alındı. Yine yoğun bir çalışma başladı. Büyük bir heyecanla Efes’e geldik. Açılış töreninde protokolün önünden anons edilerek tek tek geçtik, halkı selamladık.

Açılış günü akşamı Efes Antik Tiyatro’da hem de bu kez gerçek mekanlarda ve gerçek dekorlarda Kral Oidipus’u oynadık Seyirci sayısının dört bin kişi olduğunu söylemişlerdi.

İlk defa bir antik tiyatroda oynamak, ilk defa bu kadar çok seyirci karşınsına çıkmak, o zamanın yetkililerinden takdir görmek büyük sevinç ve şerefti.

Bunlar bizlerin özgüvenini geliştirdi, Tiyatro sevgisi verdi.

Kral Oidipus’u oynamak bizleri, Anadolu’da bizden önceki yaşayanlar insanlarla, halklarla barıştırdı. Bizlere tarih bilincini, insan sevgisini, barış kültürünü verdi.

Kral Oidipus, birlikte iş yapma alışkanlığımızı geliştirdi. Bencilliğin, köşe dönmeciliğin yaygınlaştırılmak istendiği günümüzde, hala idealistçe, özveriyle, çıkar gözetmeden bir arada bir şeyler yapılabilmesinde Köy Enstitülerinde, Öğretmen Okullarında alınan tiyatro eğitimlerinin ve sahnelenen oyunların payının olduğunu düşünüyorum.

Bugün kendi yaşantımda, başarıyla yaptığım işlerde Gönen’de verilen eğitimden ve Kral Oidipus’tan izler görüyorum.

İzmir, 6 Ağustos 2006